‘Her ailenin mutsuzluğu farklıdır.’

MAKALELER

MAKALELER

Zina Veya Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın Katılma Alacağına Etkisi

Prof.Dr.Şükran ŞIPKA

Türk Medeni Kanunu’nun 236 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre; “Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.”

Edinilmiş mallara katılma rejimi ve tasfiyesine ilişkin hükümler, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu rejim, eşler arasında yasa gereği kendiliğinden hüküm doğurur. Bu nedenle eşler evlilik içinde elde ettikleri malvarlığını nasıl paylaşacakları hususunda özel bir anlaşma yapmamışlarsa, kanun gereği edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler.

Bu yasal mal rejimi hükümleri hemen hemen aynen İsviçre Medeni Kanunu’ndan alınmıştır. Ancak, incelediğimiz TMK.m.236/f.2 hükmü İsviçre Medeni Kanununda bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu Tasarısına, Adalet Komisyonundaki görüşme ve tartışmalar sonucu eklenmiştir.

“Zina” veya “hayata kast”, özel boşanma sebeplerindendir. Bu nedenlere dayanılarak boşanma davası açıldığında, bu olguların kesin olarak ispatlanması gerekir. Aynı zamanda mutlak bir boşanma sebebidir, ispatlanmış sayılınca hakim boşanmaya karar vermek zorundadır. Bu nedenlerle ispatı zor olan bu boşanma sebepleri yerine, daha çok halk arasında “şiddetli geçimsizlik” denilen ve TMK.m.166/f.1-2’de düzenlenmiş olan genel boşanma sebebine  (evliliğin temelinden sarsılması) dayalı olarak davalar açılmaktadır. Ancak bu hükümden yararlanabilmek için, zina (MK.m.161) ya da hayata kast (MK.m.162) nedeniyle, özel boşanma sebebine dayalı bir boşanma davası açılmış olmalıdır. Genel nitelikteki boşanma sebeplerine dayanan davada, davalı eşin zina yaptığı ya da davacı eşi öldürmeye çalıştığı sabit olsa bile, bu hüküm uygulama olanağı bulamaz.  Açılan boşanma davasında, zina ya da hayata kast sebebiyle boşanmaya karar verilmiş olmalıdır.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin emsal bir kararında da bu husus vurgulanmıştır;

“Davalı vekili, dava konusu malların evlilik birliğinden önce alındığını, evlilik birliğinin zina nedeniyle sona erdiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, TMK. nun 236/2.maddesi uyarınca hakkaniyete uygun indirim yapılması veya bedelin kaldırılması istenmiştir….Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, deliller toplanarak elde edilen sonuca göre karar verildiğine, taraflar arasındaki boşanmanın TMK 166/1. fıkrasında açıklanan nedenlere dayandığına, somut olayda TMK 236/2.fıkrasının uygulama imkanı bulunmadığına…”

Görüldüğü gibi, bu Yargıtay kararına konu olan somut olayda, davacı boşanma sebebini TMK .m. 166/1 hükmünde yer alan ve genel boşanma sebebi olan, “evliliğin temelinden sarsılması” ilkesine dayandırmış, zina sebebine dayalı özel bir boşanma davası açmamıştır. Bu nedenle Yargıtay, bu olayda evlilik birliği davacı eşin zinası nedeniyle sona ermiş sayılsa da, katılma alacağı isteyebileceği sonucuna varmıştır.

Mal rejiminin tasfiyesi davasında, kusurlu olmayan eş, bu yönde bir talepte bulunmasa bile, hâkim bu hükmü uygulayabilir. Zira madde metninin lâfzî yorumu karşısında, bu sonuca varmak gerekir. Hâkim, katılma alacağı oranını hakkaniyete göre azaltabileceği gibi, tamamen de kaldırabilecektir.

Son olarak, mal rejimi tasfiyesi davasına bakan hakim, önüne gelen boşanma dosyası içeriğinde zina veya hayata kast nedenine dayanan kesinleşmiş boşanma kararını görünce, hemen mal rejimi davasını reddetmemelidir. Bu dava yine görülmeye devam edilmeli ve hakim, somut olayın özelliklerine göre, takdir yetkisini kullanmalıdır. Bu durumda ilgili hükmün uygulanmasında katılma alacağı oranını hakkaniyete göre azaltma veya tamamen kaldırma yetkisini kullanırken, Türk Hakimi MK.m.4 çerçevesinde karar vermelidir.

 (Bu konu hakkında ayrıntılı bir makale için bkz. Şükran ŞIPKA;  “HAKKANİYET ORANI”  ; Zina veya Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminden Doğan Katılma Alacağına Etkisi  (TMK.m.236/f.2) ; Prof.Dr.Hasan ERMAN’a Armağan; İstanbul, DER Yayınları, 2015, s.851-860)

 

Top